Gazeteciler hakim karşısına çıktı: ‘İyi gazeteciliğin intikamı’
Başarılı Batmaz
DİYARBAKIR – Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın açık tanık Ümit Akbıyık’ın ifadelerine dayanılarak yürüttüğü soruşturma kapsamında 25 Nisan’da Diyarbakır merkezli 21 ilde eş zamanlı operasyon düzenlendi. Aralarında gazetecilerin de bulunduğu çok sayıda kişi gözaltına alındı. avukatlar, sanatçılar, siyasetçiler ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri gözaltına alınarak tutuklandı. Operasyon kapsamında tutuklanan Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Abdurrahman Gök ve gazeteci Mehmet Şah Oruç, 142 gün sonra 14 Eylül’de hakim karşısına çıkacak.
Abdurrahman Gök hakkında ‘terör örgütüne üye olmak’ ve ‘terör örgütü propagandası yapmak’ suçlamasıyla hazırlanan iddianame, Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. 14 sayfalık iddianamede Abdurrahman Gök’ün ifadesine yer verilmedi. İddianamenin ilk 3 sayfasında KCK’nin tanımı, sonraki 3 sayfasında ise açık tanık Ümit Akbıyık’ın ifadeleri yer aldı.
Sefkan Kobanê’nin yazdığı ‘Kobanê Direniş Günlüğü’ ve İbrahim Kaya’nın ‘Uçurum Çiçekleri’ kitabının haberi suçlama konusu yapıldı. Gazeteci Gök’ün “Ahmet Kısa’dan Adalet Bakanı’na mektup: Hakim, Adalet Bakanı’nın onayıyla annenin ‘yardım ve yataklık ettiğini’ söylüyor” başlıklı haberi de suçlama konusu yapıldı. Haberde, 3 Aralık 2020’de tutuklanarak Elbistan E Tipi Kapalı Cezaevi’ne konulan 70 yaşındaki Elif Kısa’nın işitme ve konuşma engelli oğlu Ahmet Kısa’nın dönemin Adalet Bakanı Abdullahamit Gül’e gönderdiği mektup yer alıyor. .
Savcılık, Gök’ün YouTube’a yüklediği “Kobanê: Ne film, ne belgesel!” başlıklı videoyu da yayınladı. Ayrıca isimli videonun “suç olduğunu” iddia etti. Videoda Gök’ün 2014 yılında IŞİD’in Kobane saldırısı sırasında haberleri takip ederken çektiği sahneler yer alıyor. Gök’e atfedilen hatalar arasında Selahattin Demirtaş’ın “Devran” ve “Leyla” kitaplarının Kürtçe tercümesi ile Harun Doğan’ın şiirlerinin Kürtçe tercümesi ile ilgili haberler de yer alıyor. Aram Yayınları’ndan “Dağ-ı Devran” kitabı çıkıyor. Ayrıca Gök’ün evinde yapılan aramada el konulan kitaplar ve meslektaşlarıyla yaptığı telefon görüşmeleri de hata unsuru olarak gösterildi.
Savcılık Gök’e “terör örgütüne üye olmak” suçundan 7 yıl 6 aydan 15 yıla kadar, “terör örgütü propagandası yapmak” suçundan ise 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası verilmesini talep etti. bir organizasyon”.
Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nin “görevsizlik” kararının ardından Mehmet Şah Oruç hakkında hazırlanan iddianame, ikamet ettiği Bitlis’e gönderildi. Bitlis 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kabul ettiği iddianamede Oruç, ‘terör örgütüne üye olmak’ ve ‘terör örgütüne üye olmak’ suçlamasıyla suçlanıyordu. ‘Terör örgütü propagandası yapmak’ suçundan 22 yıl 6 ay hapis cezası isteniyor. 63 sayfalık iddianamenin ilk 5 sayfasında “PKK/KCK’nin işleyişi” anlatılırken, diğer bölümlerinde açık tanık Ümit Akbıyık’ın Oruç’un gazetecilik faaliyetlerine ilişkin sözleri ve 35 haber yer alıyor.
Abdullah Öcalan’ın tutuklanmasına ilişkin haberler, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven ile 2019 yılındaki hareketine ilişkin röportaj, Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski milletvekillerinin açıklamaları, kayyumun düzenlediği “Sur Sur” etkinliği Diyarbakır’ın Sur ilçesinde. “Yol Şenliği” haberi, Sur’daki çatışmalarda hayatını kaybeden Hakan Arslan’ın kemiklerinin 7 yıl sonra ailesine verilmesi ve 34 askerin ölümü sonrası Rusya’ya ilişkin baba Ali İstek Aslan’ın röportajı İddianamede, Rusya’nın 27 Şubat 2020’de düzenlediği hava saldırısında, Türkiye ile Türkiye arasında imzalanan “İdlib Anlaşması”na ilişkin Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz ile yapılan röportajlar yer alıyor.
Ayrıca Diyarbakır’ın Lice ilçesinde sokağa çıkma yasağı nedeniyle vatandaşların yaşadığı zorluklara ilişkin “Yasak ve operasyonlar hayatlarını kabusa çevirdi” başlıklı haber de iddianamede “Oruç’un örgüt üyesi olduğuna delil” olarak gösteriliyor. organizasyon”.
Mardin’deki haber takibi sırasında Oruç’un gözaltına alındığı haberi de “Oruç’un Mezopotamya Ajansı’nda çalıştığına dair delil” olarak iddianamede yer aldı. Oruç’un meslektaşlarıyla yaptığı telefon görüşmelerinin de suç unsuru olarak sıralandığı iddianamede, Oruç’un sosyal medyadaki paylaşımlarıyla “terör örgütü propagandası yaptığı” iddia ediliyor.
Oruç’un “örgüt amaçları doğrultusunda haber yaptığı” ve Oruç’un “örgüte hizmet ettiği” iddia edilen iddianamede, Oruç’un “örgüte hizmet ettiği” iddiasıyla 22 yıl 6 ay hapis cezası isteniyor. örgüt üyesi olmak” ve “örgüt propagandası yapmak”. İddianamede, Oruç’un ileri sürülen tezleri birden fazla işlediği gerekçesiyle ceza artırımını düzenleyen zincirleme kararların da uygulanması talep ediliyor.
‘DFG’DEN ÇAĞRI: GAZETECİLERİ KORUYUN’
Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG), tutuklu Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Abdurrahman Gök ve gazeteci Mehmet Şah Oruç’un 14 Eylül’de görülecek duruşmasıyla ilgili “Gazetecilere destek” çağrısı yaptı. Açıklamada, “Gazeteciler karşı karşıya geliyor” tekrar tekrar dava açıyorum. Gazeteciler suçlanıyor, yargılanıyor ve cezalandırılmak isteniyor. “Tek amacı ülkede olup bitenleri kamuoyunun gündemine taşımak olan arkadaşlarımız özgürlüklerinden mahrum bırakılmış ve aylar sonra hakim karşısına çıkacaklar.”
‘İyi Gazeteciliğin İntikamı’
Açıklamada, 25 Nisan’da bir tanığın ifadelerinin ardından gerçekleştirilen operasyonda gazetecilerin gözaltına alınıp tutuklandığı hatırlatılarak, “Haberlere ve her iki gazeteci arkadaşımızın üstün çabasına şahit olduk ve biliyoruz. çok doğru gazetecilik yaptıklarını, aslında bu gerçeği tüm kamuoyunun bildiğini, aslında iki gazetecinin tutuklanması ve haklarında ağır cezalar talep edilmesi, yaptıkları bu ‘iyi gazeteciliğin’ intikamıdır. Aylarca onları işlerinden koparıp bizden ayırdılar, gazeteciliklerini elinden alamadılar. Yazmaya, anlatmaya, söylemeye devam ediyorlar. Ama şunun bilinmesi lazım; iki arkadaşımız da yalnız değil. “Meslektaşları ve kamuoyu Onları yakından tanıyan, haberlerini okuyanlar onlara destek olacaktır” denildi.
‘RESUL TEMUR: TANığın İFADELERİ KENDİSİNE AİT DEĞİLDİR’
Gazetecilerin avukatı Resul Temur, açık tanık Ümit Akbıyık’ın ifadelerinin ‘kendisine ait olmayan ifadeler’ olduğunu belirterek, şunları söyledi: “Açık tanığın ilk ifadesinde Abdurrahman Gök ile ilgili detay içeren bir ifade yok. Sadece bir yapım şirketinde çalıştığını belirten Gök, tanığın bahsettiği yapım şirketinde hiç çalışmadı. Öte yandan açık tanığın ifadesi kesin kabul edildi ve tutuklanmaları için işlem yapıldı. Benzer bir belirsizlik Mehmet Şah Oruç için de geçerli. Tanık ifadesinde, Mehmet Şah Oruç’un da gazeteci olduğunu belirtiyor ve ardından muğlak ifadelerle Oruç’un gazetecilik faaliyetlerinin yanı sıra örgütsel faaliyetler de yürüttüğünü iddia ediyor. İfadelerde somut bir delil bulunmadığından tanığın ifadeleri kendisine ait değildir” dedi.
‘GAZETECİLİK FAALİYETLERİ kovuşturmaya uğruyor’
Açık tanık Ümit Akbıyık’ın ifadelerinin ‘kopyalanıp çoğaltıldığını’ söyleyen Temur, tanığın Mehmet Şah Oruç hakkındaki ifadelerini alırken hata yapıldığına dikkat çekiyor: “Mehmet Şah Oruç, Mehmet Can Oruç olarak yazılıyor. Yaklaşık bir ay sonra Aynı savcı aynı tanığı dinliyor ve aynı ifadeler aynen verildiği için Mehmet Can Oruç yeniden yazıya geçiriliyor. “Her iki gazeteci için de tanıklar somut bir suç unsurunu delillerle ortaya koyamadığı için girişimlerde bulunuluyor. Çalıştıkları kurumlar ve yaptıkları haberler suç delili haline getirilmeye çalışılıyor” dedi.
Abdurrahman Gök’ün çektiği görüntülerden oluşturulan Kobanê belgeselinin ve yine çalıştığı ajansta yaptığı kitap incelemelerinin bile hata olarak değerlendirildiğini hatırlatan Temur, “Bütün bu değerlendirmeleri tek tek veya toplu olarak ele aldığımızda, sadece gazetecilik faaliyetinin yargılandığı sonucuna varılıyor.”
‘HER DOSYADA ADI BELİRTİLEN TANIK: ÜMİT AKBIYIK’
Ümit Akbıyık ilk olarak 25 Nisan’da haklarında gözaltı kararı verilen 216 kişiyle ilgili açıklamalarıyla gündeme gelmişti. Akbıyık’ın verdiği sözler doğrultusunda gazeteciler ve avukatlar tutuklandı. Akbıyık son olarak yerine kayyım atanan ve tutuklanan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Selçuk Mızraklı hakkında da açıklama yaptı. Akbıyık’ın, “örgüte yakın” olduğunu iddia ettiği Ortadoğu Sinema Akademisi Derneği’nin düzenlediği festivalin masraflarının Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi tarafından karşılandığını iddia etmesi üzerine, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, Mızraklı hakkında iddianame hazırladı. “örgüte üye olma” gerekçesi. Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edilen iddianamenin ardından 5 Eylül’de görülen duruşmada Mızraklı ve avukatlarına haber verilmeden açık tanık Ümit Akbıyık dinlendi. Ümit Akbıyık’ın ifadelerine dayanılarak Mızraklı hakkında açılan yeni dava, Mızraklı’nın “örgüt üyesi” olduğu gerekçesiyle yargılandığı davayla birleştirildi ve dava Yargıtay tarafından “eksik inceleme” nedeniyle iptal edildi.